Pablo Neruda

Anasayfaya

 


Eleştirileri sayfasına
 


 
TOPLANTI TARİHİ  : 1.12.2004
İRDELENEN KİTAP:  Pablo Neruda nın Hayatı ve şiirleriyle ilgili kitaplar

 

CENTENARIO PABLO NERUDA - SITIO OFICIAL

Başka kitaplarla hapsedilmek için yazmıyorum
ya da zambağın somutlaşmış çırakları için değil
gelip geçecekler için, gereksindikleri
ay, su, düzenin değişmez temelleri
ekmek, şarap, ve okullar, gitarlar ve el aletleri için.


 
http://www.radikal.com.tr/arama.php?tarih=09%2F11%2F2004&arama_sonucu=1&aranacak=Neruda Radikal Kitap Eki Linkleri
 
www.kimkimdir.gen.tr
Pablo Neruda (1904 1973)
Pablo  Neruda (1904 - 1973)

Şilili şair Neruda, toplumsal ve siyasal şiirleriyle Latin Amerika edebiyatının dünyada itibar kazanmasını sağladı. Canto General adlı epik şiir dizisiyle kendi kıtasının tarihini ve şimdiki zamanını yansıttı.

Latin Amerika'nın şiirsel sesi Neruda, Neftali Ricardo Reyes Basoalto adıyla 12 Temmuz 1904'de Güney Şili'de dünyaya geldi. Babası lokomotifçi, doğumundan hemen sonra ölen annesiyse öğretmendi. Neruda henüz 15 yaşındayken yurdunun taşra gazetesindeki edebiyat eklerini düzeltmekle görevlendirildi. Bu dönemde, Çekoslovakyalı şair Jan Neruda'ya olan hayranlığından dolayı Pablo Neruda takma adını aldı. 1924'te ilk şiirleriyle bir edebiyat yarışmasını kazanarak bir bursa layık görüldü. Santiago'da üç yıl Fransız edebiyatı öğrenimi gördükten sonra gazeteci olarak çalışmaya başladı.

1924: Veinle poemas de amor

Neruda'nın ilk şiir derlemesi Crespıısctılario adı altında 1923 yılında çıktı. Bir yıl sonra yayınlanan Veinte poemas de amour y una cancion desesperada (Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı) Latin Amerika'nın en çok satış yapan şiir kitabı oldu. Neruda bir aşk öyküsünü fon alarak aynı anda bir şehvet objesi, sığınılabilecek bir liman ve kozmik bir güç olan kadına bir od yazdı.

192736: Diplomat

1927'de diplomatlık kariyerini seçen Neruda, altı yıl boyunca Güneydoğu Asya'da konsolosluk yaptı. Bu bölgedeki toplumsal sorunlar yüzünden ömrünün "en çok acı veren dönemi" olarak nitelendirdiği bu zaman içinde Kesidencia en la tierra (Yeryüzünde Konaklama, 1935) adlı iki ciltlik yapıtını verdi. 

Eski şiirlerinin melankolisi dünyadaki acıların doğrudan doğruya anlatımına yer verdi burada. Kendine özgü metriği ve dili de ana konusu olan yozlaşmaya uygundu. Neruda, katı mısra ve şiir biçimlerine yer vermeyip her şiiri kendine özgü bir ritimle yazmıştı. 1934'te İspanya'ya giden Neruda, burada sembolizm, sürrealizm ve füturizm etkisinde kalan 1927 Nesli adlı şair topluluğuna katıldı. İç Savaş patlayınca Neruda Franco'ya karşı çıktığı için diplomatik hizmetten çıkarıldı.
 
İç Savaşın üzüntüsü içinde 1937'de Espana en el corazon (İspanya Gönüllerde) adlı şiir kitabını yayınladı.

 
1950: Canto General

1939'da diplomatlık mesleğine geri dönen Neruda, başkonsolos olarak Meksika'ya gitti ve bu görevini 1943'e kadar sürdürdü. Altı yıl sonra Şili Komünist Partisi'ne girerek senatör oldu. Başkan Gonzalez Videla'yı eleştirmesi üzerine hükümeti tarafından 1948'de devlet düşmanı ilan edildi ve gıyabi bir tutuklama emriyle arandı. Rahip kılığında Arjantin'e kaçmayı başardı. İzleyen yıllarda Batı Avrupa'da, Sovyetler Birliği'nde ve Çin'de yaşamını sürdürdü. 1950'de Canto general (Evrensel Şarkı) adlı şiirler dizisi çıktı.
 
Suçlama ile duygudaşlığın egemen olduğu bu ilahi havalı yapıtıyla Neruda, Latin Amerika'yı mitleri ve tarihiyle, doğası ve politik/sosyal durumlarıyla bir bütün olarak yansıtmaya çalıştı. Tarihe Marksist bir görüş açısı getirerek Stalin'e olan hayranlığını da hiç saklamadı.

 
5O'li Yıllar: Bilinçli Bir Yalınlık

1952'de Şili'ye dönen Neruda başka bir ad altında Los versos del Capitan'ı (Kaptanın Dizeleri) adlı şiir kitabını yayınladı. Ancak on yıl sonra bu yapıtın yazarı olduğunu açıkladı. Bunun nedeni, 1955 yılında üçüncü evliliğini yaptığı Matilde Urrutia'ya aşkını şiirlerle ilan ederken bir önceki karısını incitmek istememesidir. Neruda yapıtlarında giderek daha önce kullandığı, anlaşılması güç mecazlardan (simgelerden) vazgeçti. Böylelikle insanın var oluşunun bir envanteri olan Odas elementares (Temel Odlar, 1954), Nuevas odas elementares (Yeni Temel Odlar, 1956) ve Tercer libro de las odas (Üçüncü Odlar Kitabı, 1957) adlı yapıtlarındaki dizeler çoğunlukla bir ve iki heceli sözcüklerden oluşmaktadır.

Stalin terörünün boyutu açıklanınca Neruda'nın dünya görüşü sarsıldı. Estravaganzio (Acayiplikler, 1958) ve beş ciltlik Memorial de Isla Negra (Karaada Defteri, 1964) adlı otobiyografik yansıtmalarında kuşkularını dile getirdi.

1971: Nobel Edebiyat Ödülü

1969 yılında Komünist Parti tarafından başkan adayı gösterilen Neruda, Salvador Allende'nin ulusal cephesine katılmak üzere 1970'te adaylığını geri aldı. Arkasından Allende tarafından Fransa'ya büyükelçi olarak atandı. Bir yıl sonra Neruda, Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. "Incitation al nbconcidio y alabanda de la revolution chilena" (Nixon'u Devirmeye Çağrı ve Şili Devrimine Övgü, 1973) adlı şiir kitabında ABD'nin solcu hükümetin dengesini bozmaya yönelik çalışmalarını eleştirdi. 1973'te kansere yakalanan Neruda, Allende'ye karşı düzenlenen askerî darbeden birkaç gün sonra, 23 Eylül 1973'de, 69 yaşında Santiago'da hayata gözlerini kapadı. "Anıları Confieso que ho Livido" (Yaşadığımı İtiraf Ediyorum) adı altında ölümünden sonra yayınlandı.

Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim

Şöyle diyebilirim: "Gece yıldızlardaydı
Ve yıldızlar, maviydi, uzaklarda üşürler"

Gökte gece yelinin söylediği türküler

Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler

Bu gece gibi miydi kucağıma aldığım
Öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler

Hem sevdim, hem sevildim, ya da ben böyle derim
Sevmeden durulmayan iri, durgun bakışlı gözler

Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Duymak yitirdiğimi, ah daha neler neler

Geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi
Çimenlere düşen çiy yazdığım bu dizeler

Sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne çıkar
Ve o benimle değil, yıldızlıdır geceler

Yürek zor katlanıyor onu yitirmelere
Bakışlar sanki onu bana getirecekler

Böyle gecelerdeydi ağaçlar beyaz olur
Artık ne ben öyleyim ne de eski geceler

Sesim ara rüzgarı ona ulaşmak için
Şimdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler

Şimdi kimbilir kimin benim olduğu gibi
Sesi, aydınlık teni, sonsuz uzayan gözler

Sevmiyorum doğrudur, yürek bu hala sever
Sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer

Bu gece gibi miydi kollarıma almıştım
Yüreğimde bir burgu ah onu yitirmeler

Budur bana verdiği acıların en sonu
Sondur bu onun için yazacağım dizeler

 

Sonlanış

 

Matilde, yıllar ya da günler
uykuda, ateşte,
burada ya da orada,
enjektörlerle
kırılmış bir omurgada,
kanamak gerçek kanı,
uyanmak belki
ya da göçüp gitmek,
sona ermek yavaşça:
hastane yatakları, yabancı pencereler,
suskun beyaz önlükler,
ayaklardaki hantallık.

Ondan sonra bu yolculuklar
ve benim denizimde yeniden:
başın yastıkta,
uçan ellerin
ışıkta, benim ışığımda,
toprağımın üstünde.

Öyle güzeldi ki yaşamak,
yaşarken sen!

Dünya daha mavi ve topraksı
geceleri, uyuduğumda,
o kadar büyük, senin ince, küçük ellerinde.


Pablo Neruda
Çeviren: İsmail Aksoy
"El Mar y Las Campanas"dan

 

  http://books.guardian.co.uk/reviews/biography/0,,1268470,00.html
The Poet Conqueror


Kelly Grovier
Sunday July 25, 2004
The Observer

Neruda: A Passion for Life
by Adam Feinstein
Bloomsbury £25, pp497

The absurdly exciting life of Pablo Neruda, whose centenary is celebrated this month, makes Byron's look boring by comparison. With so much passionate intensity to attend to from tempestuous love affairs to hairraising chases through the Chilean mountains; from the dangerous rescue of refugees in France following the Spanish Civil War to the composition of some of the most heartbreaking poetry of the 20th century any Neruda biographer risks being overwhelmed by his largerthanlife subject.

But Adam Feinstein proves perfectly suited to the task. Neither condescending nor sycophantic, his painstaking investigation, which constitutes the first authoritative biography of the poet, sheds muchneeded light on one of the most complicated of modern cultural figures.

Neruda's was a life of ceaseless selfinvention. Born Ricardo Eliecer Neftalí Reyes Basoalto, he changed his name in 1920 (at the age of 16), in defiance of his father's disdain for his precocious devotion to writing poetry. The exact inspiration behind the adopted name 'Pablo Neruda' has vexed biographers, and Feinstein earns the reader's interest and trust early by producing without prejudice the full range of possible contenders.

The gradual estrangement from his father, a struggling construction worker in the small southern Chilean town of Temuco, ensured that Neruda's adolescence would be a caricature of bohemian drudgery once he'd left home for the capital, Santiago, to study French. Cut off from his father's assistance, Neruda scrounged in the subculture of anarchists and starving poets to which he instinctively gravitated. 'I am too young,' Neruda confided to his halfsister, Laurita, 'not to eat every day.'

What drives the book forward, from Neruda's prodigious if penurious success as a published lovepoet at the age of 19, to the series of lonely, consular postings in the Far East in his early twenties, is an indomitable confidence in his potential significance. And it isn't long before such certainty collides with unexpected political events to propel Neruda on to an international stage.

In 1933, Neruda's consular assignment was transferred to Argentina, where he became friends with Federico García Lorca. Lorca's brutal execution by fascists in 1936, when the two men lived in Spain, was as emotionally excruciating for Neruda as it was instrumental to his gradual political migration to the left.

Back in Chile in 1937, Neruda was horrified by reports from Europe that thousands of Spanish Republicans fleeing Franco had been crammed into makeshift concentration camps in France. He returned to France, where he coordinated the rescue of 2,000 refugees back to Chile in an old fishing boat.

By the late 1930s, the legend of the poetsaviour Neruda was in full flower and he was persuaded to stand for senator to represent some of the poorest Chileans from the the northern desert provinces. As if in quiet defiance of the WH Auden's famous assertion that 'poetry makes nothing happen', Neruda's successful campaign was carried out almost entirely through appearances at which he read his verse rather than speeches.

But Neruda's robust defence of workers' rights against the repressive measures of President Videla's regime quickly placed him both in physical as well as political danger. By 1948, a price had been placed on his head and he found himself living underground, plotting a perilous journey across the Andes to escape Videla. He remained in exile in Europe until 1952.

In November 1971, Neruda, weakened by prostate cancer, was awarded the Nobel Prize for literature. The last two years of Neruda's life saw the parallel collapse of his body and of his friend Salvador Allende's government. Neruda watched from his deathbed as soldiers combed his garden in search of arms. 'There's only one thing of danger to you here,' Neruda groaned in defiance. 'Poetry.'

Whether finally by cancer or heartache, Neruda died on 22 September 1973, a fortnight after Allende was deposed in a bloody coup applauded by Nixon.

Just as Neruda sought constantly to recreate himself, so his homeland now hopes that the centenary of one of its most cherished statesmen and authors will help it to shape a new national identity. This brilliant biography will make certain that the Englishspeaking world is not left out of the celebration.

 

ŞİİR

Hem de tam o yaşta… Beni arayan  şiir
birden geliverdi.  Bilmiyorum, nerden geldi.
kıştan mı, bir nehirden mi bilmiyorum.
Kim bilir nasıl ve ne zaman.
hayır, sesler değildi, sözcükler
değildi, ne de sessizlikte gelen,
ama bir sokaktan çağrılıyordum,
gecenin dallarından,
birdenbire başka yerlerden,
azgın yangınlar içinden
ya da bir başıma dönerken,
orada yüzüm bile belirsiz,
gelip bana dokunuverdi.

Ne diyeceğimi bilemedim.
ona bir ad
bulamadım.
gözlerim görmüyordu,
ama birşeyler kıpırdadı içimde,
bir ateş, yada unutulmuş kanatlar,
ve kendi başıma buldum
o ateşin şifresini
nasıl çözeceğimi
ve öyle yazdım il belirsiz dizeyi,
belirsiz, güçsüz tümüyle,
saçmasapan,
hiçbirşey bilmeyen birinin
tüm bilgeliği,
ve birden göklerin
çözülüp
açıldığını
gezegenleri
rüzgarda titreşen
ekim alanlarını
gölgeleri delinmiş,
oklarla, yangınlarla, çiçeklerle
kalbura dönmüş
sarmal geceyi, evreni
gördüm.

Ve ben bir zerrecik,
gizemin benzeri,
imgesi,
bu koca yıldızlı boşlukla
sarhoş,
bu sınırsızlığın
bir parçası olduğımu hissettim,
yüreğim rüzgarlarla özgür
yıldızlarla yarıştım.

(çeviren Cevat Çapan)

 


Aşk Sonesi XVII

Tuzun gülü olmasaydın sevmezdim sen
ya da ateşi metheden karanfillerin oku:
Seviyorum seni belirgin, sevgisi gibi karanlık nesnelerin,
gizliden gizliye, gölge ile ruh arasında.

Seviyprum seni çiçek açmayan otlar gibi,
Taşır elbet içinde bir şeyler, gizlidir ışığı o çiçeklerin,
şükrederim aşkına, yaşar bedenimde gölgesi
inceden inceye bir koku tüten toprağın.

Nasıl olduğunu bilmeden seviyorum seni, ne zaman, nerede ?
Dolaysız seviyorum seni sorgusuz ve onursuz,
Böyle seviyorum seni, bilmeden başka bir davranış;

başka bir yolumuz var mı ki seninle benim,
böyle yakınken göğsümde benim olan ellerin,
böyle yakınken düşümle kapanmış gözlerin.


Pablo Neruda


 

 

 

       

Başa Dön