Aşk Rubaileri
Mevlana
Aklın gücü, cennetteki sırlarla ulu:
Aşktan deliren, akıllıdır, sağduyulu.
Sevdaya kapılmış yüreğin zorlu yolu,
Görkemli yabancılıkla, özlemle dolu.
*******
Gitsin, güzelim, hepsi de, tek sen gitme.
Ey dost, ey gam ortağı-bizden gitme.
Ey gülbeşeker, şarap koy, iç, doldur, gül.
Dünya süsü saki, allasen gitme.
*******
Bir gün şu çiçekli dal, dolar meyvayla;
Bir gün döner istek adlı şahin, avla...
Aşk imgesi, şimdi, bir gelip gitse bile,
Bir gün gelir... artık hiç gitmez-asla!
*******
Bir tane canım var ama, yüz bin bedenim.
Can neymiş? Neymiş ki beden? İşte ben’im.
Bir başkası var ya: işte ben, ben! O, beni
Sevsin diye bir başkası oldum kendim.
*******
Cennet gelecek, derler, içersin bade,
Çevrende gülüp oynar huriler de...
Madem sonumuz bu, şimdiden hem içeriz,
Hem ellerimiz sevgilinin üzerinde.
*******
Biz aşkta reziliz: Bize hep yanlışlar,
Sarhoşluk, cinnet ve günah yazmışlar.
Sensin yaşamak, amaç, zaman sen-bu budur;
Ey dost, madem sen varsın, her şey var.
*******
Ben aşıkım aşka; aşk da sevdalı bana.
Aşık tene can-ten ise sevdalı cana.
Bazen dolarım boynuna ben kollarımı,
Bazen de sürükler beni canan yanına.
*******
Ben, işte dağım: sesim sözüm sevgilimin.
Ben, işte resim: ressamı sensin resmin.
Benden geliyor sanma bu sözler-asla:
Ses, işte, anahtarla açılmış kilidin.
*******
Aşk, özge ateştir: ısınır onda ayaz;
Yandıkça o, taşlar yumuşar, sert kalamaz.
Varsın aşık günaha girsin, hoş gör:
Sevda şarabından içmiş-arlanmaz.
*******
Dön aşkın çevresinde: gün işte bu gün.
Dön. Dön. Çılgın kalbini yermez dönüşün.
Yangınla sınav-ölüm kalım-özge savaş:
Vuslat bu, kucaklaşma, zifaf, mutlu düğün.
*******
"Aşk bir kuru ses," derler.-Sunturlu yalan.
"Aşk umdun,"derler, "buldun, var oyalan."
Bizlerde saadet hep can içre olur...
"Cennet yedi kat arşta" mı derler? Bu yalan.
*******
Aşkın gönlümle cenkleşirken-tam o an-
Çırçıplak, yalnayak kaçıp gitti bu can.
Kim bende akıl var sanmaktaysa deli...
Benden sakınan: işte odur aklı olan.
Mevlânâ - Rubailer 11-20
11
Ayrılmaz elim, saçlarına öyle esir
Vallahi mecaz değil bu bir gerçektir!
Gönlüm saçının duşlu de büklümlerine
Arzum onu, kendi gönlümü sevmektir
12
Ruhum perişan senden uzak, hiç sorma
Gönlümde ben âteş bu firak, hiç sorma!
"Ah yapma n'olur!" dedim de "Sen yapma ki ben
yapmam.." dedi bir hoş olarak, hiç sorma
13
'Duydum" dedi "buse almak istiyorsun
Benden de niçin almaya yokmuş arzun?"
'Altın mı mukâbili?" dedim, istemedi
Canımla" dedim "yâ" dedi "olsun olsun"
14
Her sırrı bilen o ihtiyat âlimden
Hiç bir şeyi gizlemesin isterdim ben
Sessizce dün akşam gelerek "sorma" dedi,
"söylenmeyecek şeyleri hisset, öğren"
15
Mümkün mü bu, olsun ruhumuz ilgisiz?
Sen bende ve ben sende doğar, gizleniriz
Sen ben deyişim anlatabilmek için
Sen ben aramızda yok ki gerçekte biriz
16
Senden alamam gönlümü, imkânı mı var?
Öyleyse tamamen senin olsun ne zarar!
Ben terk edemezsem onu aşk uğrunda
Gönlüm olacakmış ne olur, neye yarar
17
Her an eser aşkının başımda hevesi
Her an beni mest etmede aşkın badesi!
Sarhoşların en çok humarı bir gündür
Benden ise bir an dahi gitmez neşesi
18
Âfet o şeker sözlü, dudaklar ateş.
Bir fitne bakışlıdır ki yoktur ona eş
Dün geldi güzel yüzlüm uyandırdı beni
"Kalk, kalksana artık.." dedi "bak doğdu güneş!"
19
Vuslat ümidim söndü o an gelmeyecek
Aşktan el etek çekmeliyim öyle gerek
Gönlüm buna "olmaz.." dedi "asla olmaz!"
Baktım ona, baş çevirdi gülümseyerek
20
Bağlarda menekşe, lale, gül misk saçar
Güller gibi ay yüzlü güzeller de açar
Billur gibi zerre zerre sû, ırmaklar
Hep bahane hep, yalnız o var yalnız o var
Mevlana'dan Rubailer-82-83
hala kabukla öğrenmeye kalkan
sen özden uzak gafiller gafili
iyi bak can içindedir sevgili
bedenin özü duygu-duygunun özüyse can
tenden-duygudan –candan geçersen bulunur sevgili
git ey akıl
hiç akıllı yok burada
sana kıl kadar yer yok
aşk güneşi var burada
ki her ışık mahkûmdur karşısında yok olmaya
RUBAİ
Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Hergün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağzım,
ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
(S.44, rub. CLXXVII)
*******

|
GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM
YUNUS Emre
Benim burada kararım yok
Ben buradan gitmeye geldim.
Bezirganım metaım çok,
Alana satmaya geldim.
Ben gelmedim dava için,
Benim işim sevgi için,
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.
Gönül çalab (Allah)ın tahtı
Çalab gönüle baktı
İki cihan bedbaht
Kim ki gönüller yaktı.
Hoca, gerekse var bin hacca
Hepsinden iyice
Bir gönül’e girmektir…
Çalış, kazan, ye, yedir,
Bir gönül ele getir
Yüz kabeden eğektir
Bir gönül ziyareti.
GELİN TANIŞ OLALIM.
İŞİ KOLAY KILALIM
SEVELİM SEVİLELİM,
DÜNYA KİMSEYE
KALMAZ.
İLİM İLİM BİLMEKTİR,
İLİM KENDİN BİLMEKTİR,
SEN KENDİN BİLMEZSEN
BU NİCE OKUMAKTIR.
Bu Kaygusuz ezelinden
Himmet almış ol Veli’den
Oku, duy ilmi Ali’den
Duyamazsın demedim mi?
*******
AŞIK PAŞA
Okutur hutbe Orhan Gazi
Ol Osman bir konurlu nesli gazi
Şeriat gülüne gelenler oldu
Çün doğdi şemsi bahti Orhan Gazi
Gaza için kim akbörk geyüptür
Yüzü sağ, işi sağ Orhan Gazi
Ne geyse yakışır Orhan Gazi
Aşık Paşa zamanında idi Gazi
*******
Gerçi kim söylendi bunda Türk dilli
İlle masum oldu mani menzili
Çün bulasın cümle yol menzillerin
Yirme gel pes Türk ve Tacik dillerin
Kamu dilde var idi zabtu usul
Bunlara düşmüş idi cümle ukul
Türk diline kimesne bakmaz idi
Türklere her giz gönül akmaz idi
Türk dahi bilmez idi ol dilleri
İnce yolu ol ulu menzilleri
Bu kitap anunçin geldi dile
Kim bu ehli dahi mani bile
Türk dilinde yeni manalar bulalar
TürkTacik cümle yoldaş olalar
Yol içinde birbirini yirmiye
Dile bakıp maniyi hor görmiye
*******
Su kanlı zalimin ettiği işler
Garip bülbül gibi zareler beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
Dostun bir fiskesi yaralar beni
Dar günümde dost düşmanım bell'oldu
Bir derdim var ise şimdi ell'oldu
Ecel fermanı boynuma takıldı
Gerek asa gerek vuralar beni
Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz
Hakk'tan emr'olmazsa irahmet yağmaz
Şu ellerin taşı hiç bana değmez
Ille dostun gülü yaralar beni
PIR SULTAN ABDAL
KUL OLAYIM KALEM TUTAN ELINE
Kul olayim kalem tutan eline
Kâtip ahvalimi Şah'a böyle yaz
Şekerler ezeyim şirin diline
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz
Allahi seversen kâtip böyle yaz
Dün ü gün ol Şah'a eylerim niyaz
Umarım yıkılır su kanlı Sivas
Kâtip ahvalimi Şah'a böyle yaz
Sivas illerinde zilim çalinir
Çamli beller bölük bölük bölünür
Ben dosttan ayrildim bagrim delinir
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz
Münafikin her dedigi oluyor
Gül benzimiz sararuban soluyor
Gidi Mervan sâd oluban gülüyor
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz
Pir Sultan Abdal'im hey Hizir Pasa
Gör ki neler gelir sag olan basa
Hasret koydu bizi kavim kardasa
Kâtip ahvalimi Sah'a böyle yaz
PIR SULTAN ABDAL
Ötme bülbül ötme
Ötme bülbül ötme şen değil bağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Tükendi fitilim eridi yağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Deryadan bölünmüş sellere döndüm
Ateşi kararmış küllere döndüm
Vakitsiz açılmış güllere döndüm
Dost senin derdinden ben yana yana
Haberin duyarsın peyikler ile
Yaramı sarsınlar şehidler ile
Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile
Dost senin derdinden ben yana yana
Abdal Pir Sultan'ım, doldum eksildim
Yemeden içmeden sudan kesildim
Zülfün kemendine kondum asıldım
Dost senin derdinden ben yana yana
PIR SULTAN ABDAL
*******
Bende bu yayladan şaha giderim
Karşıdan görünen ne güzel yayla
Bir dem süremedin giderim böyle
Ala gözlü pirim sen himmet eyle
Ben de bu yayladan şaha giderim
Eğer göverüben bostan olursam
Şu halkın diline destan olursam
Kara toprak senden üstün olursam
Ben de bu yayladan şaha giderim
Bir bölük turnaya sökün dediler
Yürekteki derdi dökün dediler
Yayladan ötesi yakın dediler
Ben de bu yayladan şaha giderim
Dost elinden dolu içmiş deliyim
Üstü kan köpüklü meşe seliyim
Ben bir yol oğluyum yol sefiliyim
Ben de bu yayladan şaha giderim
Alınmış abdestim aldırırlarsa
Kılınmış namazın kıldırırlarsa
Sizde şah diyeni öldürürlerse
Ben de bu yayladan şaha giderim
Pir Sultan Abdal´ım dünya durulmaz
Gitti giden ömür geri dönülmez
Gözlerim de şah yolundan ayrılmaz
Ben de bu yayladan şaha gider
PIR SULTAN ABDAL |