Yanılsmalar Kitabı
http://kedilervekitaplar.blogspot.com/2010/03/paul-austern-yanlsamalar-kitab.html
Kimsenin olmadığı bir ormanda devrilen bir ağaç, ses çıkarır
mı? Bu felsefe dersi klişesine Yanılsamalar Kitabı'nın bir noktasında
rastlamak mümkün. Ama romanın sunduğu asıl soru şu: eğer bir adam,
kimsenin fark etmediği bir yaşam sürerse, gerçekten yaşamış sayılır
mı?
Karısı ve çocuklarını bir uçak kazasında yitiren edebiyat profesörü
David Zimmer, hayata küsmüş, günlerini bir alkol ve keder bulutunun
içinde geçirmeye başlamıştır. Bir gece televizyonda sessiz film
döneminin kayıp komedi oyuncusu Hector Mann'la ilgili bir belgesele
rastlar, Mann'ın eski filmlerinden bir bölüm, Zimmer'ı aylardan
beri ilk kez güldürür. O kısa gülüş anı, içinde hâlâ yaşamak isteyen
bir parça olduğuna inandırır Zimmer'ı, ama beynini meşgul edecek,
sabahları yataktan kalkmasını sağlayacak bir amaca ihtiyacı vardır.
Zimmer, uzun süre sonra kendisine gülümsetmeyi başaran adamı seçer
o amaç olarak: Hector Mann.
Mann'la ve filmleriyle ilgili bir kitap yazmaya başlayan Zimmer,
1929 yılından beri kayıp olan bu gizemli oyuncunun filmlerinin peşinde,
farklı kıtalara uzanır, Mann'ın yaptığı 12 sessiz filmin asıl ve
tek kopyaları dünyanın dört bir yanındaki müzelere dağıtılmıştır
çünkü. Tüm müzeleri tek tek dolaşan Zimmer, filmleri ezberleyene
kadar tekrar tekrar izler. Yazar bu noktada, filmleri Zimmer'ın
gözlerinden izletir bize. Zimmer filmlerin sadece konusunu, ana
fikirlerini değil, gizli anlamlarını da anlatır. Kitap yayınlandıktan
hemen sonra, Mann'ın eşi olduğunu iddia eden bir kadından bir mektup
gelir: Mann'ın kitabı okuduğunu, kendisiyle tanışmak istediği yazmaktadır
mektupta. Ama Mann elbette hastadır, ölmek üzeredir, Zimmer'ın elini
çabuk tutması gerekmektedir. Oysa Zimmer mektupta yazanlara inanmaz
ve Mann'ın hayatta olduğuna dair kanıt ister, elbette etkilenir,
fakat kendini kaptırmak istemez, ne de olsa altmış senedir dünyanın
gözünde ölü olan bir adamdır söz konusu. Çok geçmeden, Alma isimli
bir kadın gelir evine; onu gerekirse silah zoruyla New Mexico'ya,
Mann'ı görmeye götürmeye gelmiştir. Bu da bol yaşamlı, ama aynı
zamanda bol ölümlü, çok katmanlı bir hikayenin başlangıcı olur.
Yanılsamalar Kitabı'nı anlatmak çok zor. Evet kısaca konuyu anlattım, ama yeterli gelmiyor bu. Çünkü romanda basit görünen her öykünün altında bambaşka hislerden, tasvirlerden ve sembolizmden oluşan bir başka tabaka var. Eşleştirmeler ve yankılardan geçilmiyor bir kere. Zimmer ve Mann'ın yaşamları birbirini yansıtıyor. İkisi de ölüyor, sonra bir şekilde hayata dönüyor; ikisi de vicdan azabı dolu ve kefaret ödeme arzusuna karşı koyamıyor; ikisi de sanatı bir kurtuluş olarak görüyor; yaşayan ölü adamlar ikisi de. Sanat hem bir kaçış, hem de bir başa çıkış yolu ikisi için de. Hem ölüm, hem yeniden diriliş. Hem gerçeklik, hem de yanılsama. Yanılsamalar Kitabı, Auster'ın en iyi kitaplarından. Olağanüstü zekice bir kurgusu olan, nefis bir roman.